ordular adı üzerinde ordudur ve tamamen hiyerarşi içersinde işleyen kurumlardır, doğalarında otorite vardır, yani çok doğal olarak demokrasi ile hiçbir bağlantıları yoktur.
Türkiye'de birçok kişi ordunun demokrasinin koruyucusu olduğuna inanıyor ki bu kurda kuzu emanet etmek gibi bir şeydir. böyle bir kuruma demokrasi emanet etmek* manasızdır, anlamsızdır, böyle bir durumun olduğunu düşünnebilmenin yolu da cahillikten geçer. zira yukarıda da açıkladık, ordu emrin sorgulanmadığı, mensuplarının eşit olmadığı bir yapıya sahiptir-ki ordular böyle olmalıdır-, demokrasi ise vatandaşların eşit olduğu, statülerine göre ayrıma tabi tutulmadıkları bir rejimdir. şimdi yapısı demokrasiye taban tabana zıt bir kuruma demokrasiyi koruma görevi yüklemek, bu kurumun demokrasiyi koruyacağına inanmak imkansızdır.
çok yakın bir örneğimiz var, tsk: anayasada kendisine verilen görevleri yapar, yani devleti ve ülkeyi iç ve dış tehditlerden korur, bunu yaparken gözettiği şeylerden biri de asla demokrasi değildir. böyle olduğu için de asla tsk'yı eleştiremeyiz. askerlerin görevinin demokrasi ile alakası yok çünkü. ha vakti zamanında ressam bir amca çıkıp demokrasi için faşizm falan demiş, sallayın gitsin, boş laf.
0 Comments:
Post a Comment